Aylık arşivler: Temmuz 2020

Hilafet Konusu

HİLAFET KONUSU

Dün bir dergide “Müslümanların birleşmesi için hilafet şart” diyorlardı. Hilafet Hz. Ali Efendimizle ile Hz. Ayşe Validemizi birleştirmiş miydi?!

Sıffin savaşlarında 70 bin Müslüman birbirini öldürürken hilafet vardı ve bu vahim kanlı kavga hilafet kavgasıydı!

Yeniden bir “kim halife olacak” girdabına kapılmanın yol açacağı felaketleri bir düşünün!

Hilafet artık hayalden öteye gitmez çok şükür.

Hilafet dini ve kutsal bir kurum değildir.

Hilafet siyasi bir kurumdur, tarihen monarşik devlet başkanlığıdır.

Evet Osmanlı hilafeti kurumlaşmıştı; Türkiye’de kurumsal devlet geleneğinin oluşmasında önemli katkısı da olmuştu. Fakat Osmanlı çökerken de hilafet vardı.

Cellatlar elinde can veren halife padişahlar da olmuştu!

OSMANLI ROMANTİZMİ

Bazı İslamcılarda hilafet tahayyülünü besleyen bir faktör Osmanlı romantizmidir.

Halbuki Osmanlı kurumları ve Osmanlı hukuku eskimiş, daha 19. Yüzyılda işlevini kaybetmişti.

Sultan Abdülaziz’in kendisinin kurduğu Sayıştay’ı 11 Mayıs 1868’de ziyaretindeki şu sözlerine bakın:
“Geçen asırlarda halkın ve memleketin çıkarları konusunda yapılmış olan şeylerden çağımızda artık istifade kabil değildir. Geçmişte konulan usul ve kanunlar memleketimizin ve halkımızın ihtiyaçlarına yeterli olmuş olsaydı bugün Avrupa’nın en medeni ve en muntazam devletleri arasında olmamız gerekirdi.”
Bu konuda ayrıntılar için benim “Türkiye’nin Hukuk Serüveni” adlı kitabıma bakabilirsiniz.

Evet, bugünkü İslamcıların idealize ettiği Osmanlı kurumları bilim devrimi üretebilecek, sanayi devrimi için iktisadi birikim yaratabilecek nitelikte olsaydı, Osmanlı kendi başkentini bile kurtaramayacak kadar zaafa düşer miydi?

Çağımızda Müslümanların hilafete değil, modern bilime, hukuk devletine, özgürlüklere ihtiyacı var.

Taha AKYOL (28.07.2020 Karar)